Ülkemizde kadına yönelik şiddetin en üst seviyesi olan kadın cinayetlerini n gün geçtikçe arttığını görüyoruz. Fakat bu cinayetlerin durdurulması için alınan önlemleri bir türlü göremiyoruz. Bir kaç yıl öncesine kadar yapılan incelemelerde gerçekleşen kadın cinayetleri incelenmiş ve bazı sonuçlar edilmiştir. Bu elde edilen verilere göre kadın cinayetlerinde faillerin çoğunluğunun kadının partneri olduğu, maktul ve faillerin genelde 50 yaşın altında oldukları ve vasıfsız çalışan oldukları sonucuna varılmıştır. Cinayet sebebi olarak ise; tartışma, ekonomik sıkıntılar ve ataerkil toplumun getirdiği özelliklerin önemli risk kaynağı olduğu görülmüştür. Kadın cinayetlerinin en sık yaşandığı yer ise İstanbul?dur. Çok fazla göç alan bir şehir olması düşünüldüğünde göçten kaynaklanan sorunların bu konuyla ilgili olabileceği ihtimaller arasındadır. Yapılan çalışmalarda kadın cinayetlerinin ; tartışma dışında kıskançlık, aldatma şüphesi, kadının ayrılığı talep etmesi, töre ve namus cinayetlerinden kaynaklı olması başı çeken nedenlerdendir. Bütün bu bulgular birleştirildiğinde, erkek egemen bir düzenin kadına şiddette eşit seviyede bir rol izlediği ortaya çıkmaktadır. Şiddet, erkeklerin kadınlar üzerindeki gücünü sürdürmek ve cinsiyet eşitsizliğini pekiştirmek için kullandıkları araç gibi görülmektedir. Ve ülkemizde de henüz çözüme kavuşamamış en büyük sorunlarından biri arasında yer almaktadır. Peki, bu sorun çözülebilir mi? Neler yapılabilir? Kadına yönelik şiddeti ve cinayetleri engellemek için atılması beklenen bir diğer adımsa, eğitimle ilgilidir. Çünkü çoğu kadın kendi hak ve özgürlüklerinden habersiz bir şekilde yaşamını sürdürmektedir. Bağımsızlıkları konusunda bilinçlendirilmelidirler. Sadece bununla da bitmemeli. Aynı şekilde erkekler de kadın hakları konusunda bilgilendirilmelidir. Hem kadın hem erkek bu konuda bilinçli olursa sorun ortadan kalkabilir. Erkek kadının toplumdaki yerini kabul edebilir. Öfke kontrolüyle ilgili de çalışmalar hazırlanıp sunulabilir. Bir diğer önemli nokta da ateşli silahlar. Ateşli silah kullanımının zorlaştırılması gerekmektedir. Bunun gibi daha birçok şey yapılabilir elbette. Son olarak bu süreçte hem erkek hem kadın danışanın sosyal destek ağlarının geliştirilmesi için çalışılması da ruh sağlığı çalışanına düşen görevler arasındadır. Umarız ki dünya tüm bu vahşetin son bulduğu güzel bir yer olmayı başarır. Yani umarız bizler iyi birer insan olmayı başarırız. Vicdan merhamet duygumuz umuyoruz ki kötülüğü alışkanlık haline getirmiş kötü kalplere de ulaşmayı başarır bir gün. Kadının toplumdaki yerini saymakla bitiremeyiz. Kadınlarımızı daima koruyup sevelim..