AKBELEN ORMANI NEFESİMİZ, SUYUMUZ, YUVAMIZDIR!

24 Temmuz günü, sabaha karşı Limak Holding ve İçtaş’ın ortaklığındaki YK Enerji şirketi Akbelen Ormanı’na polis, jandarma ve TOMA’lar eşliğinde hukuksuz bir şekilde Akbelen’in ağaçlarını katletmek için girdi.

Akbelen Ormanı’nı yok edip maden sahasını genişletmek isteyen Yeniköy-Kemerköy Termik Santralleri'nin, 1996 yılında Aydın İdare Mahkemesi tarafından çevreye verdiği zararlar nedeniyle kapatılmasına hükmedilmişti. Uzun zaman geçmesine rağmen İdare Mahkemesi kararının uygulanmaması sebebiyle 2005 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye’nin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğine karar verdi. Uzun yıllardır süren mücadele, hukuki olarak 1996 yılında kazanılmış olmasına rağmen dava hükümleri o dönemki Bakanlar Kurulu kararıyla uygulanmadı. 2020 yılında yeniden İkizköylüler tarafından başlatılan hukuk mücadelesi, 2021 yılından bu yana çadır nöbeti ile devam etti. Şimdi artık tüm yurtta ve uluslararası her alanda bu davaya sahip çıkma iradesi yükseliyor.

İktidarın her şeyi metalaştırma, ticarileştirme, çevre aleyhine kuralsızlaştırma, politikaları devam ederken 24 Temmuz gününden bu yana İkizköylüler, yaşam savunucuları, ülkenin dört bir yanındaki yurttaşlar ve dünyanın farklı ülkelerinden yüreği Akbelen’de atanlar seslerini yükseltiyorlar. Biz de bugün Düzce’den bu sese ortak olmak, Akbelen Ormanı’nın katilini deşifre etmek, taleplerimizi sıralamak için buluştuk.

Onlarca yıllık ağaçların, ağaçların oluşturduğu ekosistemin 7 gün içinde yok edilişini, üst üste suç işlenişini gördük. Dakikada neredeyse 2 ağacı kestikleri alana desteğe gitmeye çalışan yaşam savunucularının otobüslerinin durdurulduğunu, yol boyunca kimlik kontrolleri ile ulaşımın yavaşlatıldığına, desteğin azaltılmaya çalışıldığına tanık olduk. Yıllardır süren davalar, bilirkişi keşifleri, 2 yıldır ormanda gece-gündüz, yağmur-çamur tutulan nöbetler ve tüm toplumun itirazlarına karşın hukuksuz biçimde sabaha karşı, alana destek gelmesin diye “sinyal kesici” araçlarla ağaç katliamına gelen LİMAK ve IC İçtaş suç işledi.

Süren davalara rağmen ormanı katletmeye gelen şirketi koruyan kolluk güçleri, biber gazı ile, TOMA ile halka saldırıp insanların zarar görmesine sebep olan, defalarca kez hukuksuz gözaltı yapan jandarma, göz göre göre bu suça tanık olup adım atmayan savcılar suç işledi. Orman yangınları ile boğuştuğumuz bugünlerde, gözümüz gibi bakmamız gereken Akbelen Ormanı’nı yok etmeye gelenleri engellemeyen, ormanı tahsis ederek verdiği maden açık işletme iznini iptal etmeyen, üstüne üstlük ormandaki ağaçları kesip şirkete devreden Tarım ve Orman Bakanlığı, Orman Bölge Müdürlükleri suç işledi.

Bu suçu doğuran iktidar ve sermayenin cebini doldurma hırsıdır; Akbelen ormanlarının yağması iktidarın yıllardır sürdürdüğü politikaların devamıdır, yandaş sermaye gruplarına dereleri, ormanları, tarlaları, zeytinlikleri peşkeş çeken ve buralarda santral, maden ocağı, konut vb. kâr ve rant getiren işletme ve yapılar kuran bu sermaye grupları, buralarda yerleşik sakinleri kendi yurtlarından sürmüş, ağaçlar kesilmiş, yakılmış, doğal çevre bozulmuştur. 

Kâr hırsı doyurulamayan bir şirket daha zenginleşsin diye köylüler bölgede yaşayamaz hale getiriliyor. Yöre halkı yıllardır suyu, toprağı, havayı kirleten, ormanlık alanları yutan bu sermaye gruplarına karşı başta zeytinlik ve ormanlık alanlar olmak üzere tarım ve yaşam alanlarını korumak üzere mücadele veriyor.

Son olarak TBMM, 8 Ağustos’ta Akbelen’de yaşananları görüşmek üzere muhalefetin imzalarıyla bir araya geldi. Gündemin görüşülmesi talebi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.

Bizler Muğla’dan, Milas’tan sesleniyoruz. İzmir’den, Aydın’dan, Adana’dan, İstanbul’dan, İspanya’dan sesleniyoruz. Bugün Düzce’den sesleniyoruz. Orman varlıklarımızı, zeytinliklerimizi korumak bir vatandaşlık görevidir. Doğaya, yerel halka, emekçilere ve gezegene karşı suç işliyorsunuz. Dünyamız BM Genel Sekreterinin son açıklamasıyla, küresel ısınma değil artık küresel kaynama çağındadır. Adına Dünya dediğimiz yuvamızda yangın neredeyse, oraya su dökmek görevimizdir.

Bu rant düzenine artık yeter diyerek bölgenin dağı, taşı, ormanı, kurdu, kuşu, böceği, tarım arazileri, Akbelen orman sahası için Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret Anonim Şirketi adına maden açık işletme izni verilmesine ilişkin 28 Kasım 2020 tarihli Tarım ve Orman Bakanlığı işleminin derhal iptal edilmesini talep ediyoruz.

Boşalan maden alanları derhal rehabilitasyon sürecine sokulmalıdır.

Hala içinde yaşam alanı olan maden ruhsatları derhal iptal edilmelidir.

Maden için verilen orman tahsis izinleri derhal iptal edilmelidir.

Çalışanların ve bölge halkının termik santrallerden doğan tüm sağlık sorunlarının masrafları karşılanmalıdır.

Fosil yakıtlardan çıkarken bölgenin geçireceği dönüşüme yerel halkın katkı koyabileceği demokratik zeminler oluşturulmalıdır.

Maden sebepli sürgüne de, yaşamı yok etmenize de izin vermeyeceğiz.

Limak ve İbrahim Çeçen holdinglerinin kömür madeni için doğaya ve köylüye iki yıldır yapılan zulüm derhal sona erdirilmelidir. Adı geçen şirketler bölgeden derhal çekilmelidir.

İktidar depremlerden, sellerden, salgınlardan gerekli dersleri çıkarmalı, insana ve doğaya zarar veren tüm projeleri iptal etmelidir.

Suyuna, toprağına, ormanına ve geleceğine sahip çıkan İkizköylüler’in yanındayız. Halkımızı kâr ve rant uğruna tarım ve ormanlık alanları sermayenin talan ve tahribatına açan iktidara karşı birleşmeye ve mücadele etmeye çağırıyoruz.

Akbelen Ormanı’nı vermeyeceğiz.

Türkiye İşçi Partisi Düzce İl Örgütü