Göz Problemleri İhmale Gelmez

Göz Problemleri İhmale Gelmez
6.08.2020 - 12:17
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Hanife Tuba Akçam, günümüzde dijital cihazların yaygınlaşması ile birlikte çocuklarda sık görülen göz hastalıkları hakkında önemli bilgiler verdi. Bebeklik dönemindeki bilgi ihtiyacının yüzde 80-90?ını sağlayan duyu organının göz olduğunu anımsatan Dr. Öğr. Üyesi Hanife Tuba Akçam, gözün insan hayatında çok önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, ?Nitekim görme azlığı diğer gelişimsel faktörleri de olumsuz etkiler ve başka problemleri de beraberinde getirir.? diye konuştu. ?Anne Karnından Yaşamın Sonuna Kadar Her Yaşta Çok Değişik Göz Hastalıkları Görülebilmekte ve Hatta Bazen Hayati Risk Oluşturabilmektedir? Çocuklarda en sık görülen göz problemlerini şaşılık (göz kayması), göz tembelliği (ambliyopi), kırma kusurları (hipermetropi, miyopi ve astigmatizma), konjonktivit, gözyaşı kanal tıkanıklığı olarak sıralayan Dr. Öğr. Üyesi Akçam, ?Bunların yanında, daha çok erişkin yaşlarda görüldüğü zannedilen katarakt ve göz tansiyonu da (glokom) çocuklarda görülebilmektedir. Ayrıca çocuklarda retinoblastom başta olmak üzere çok çeşitli göz kanserleri de olabilmekte ve bunlar hayati risk oluşturabilmektedir. Prematüre bebeklerde görülen retinopati ise özel bir tanı, takip ve tedavi protokolü olan acil bir göz patolojisidir ve bambaşka bir konudur. Görüldüğü üzere, anne karnından yaşamın sonuna kadar her yaşta çok değişik göz hastalıkları görülebilmekte ve hatta bazen hayati risk oluşturabilmektedir. Bu bağlamda genel olarak göz hastalıklarının yaşı olmaz ve göz problemleri ihmale gelmez diyebiliriz.? dedi. ?En Çok 5-9 Yaş Arasındaki Çocuklar Etkilenmektedir? Günümüzde akıllı telefon ve tablet kullanımının çok yaygınlaşmış olduğunu, hatta birçok kişide bağımlılığa dönüştüğüne dikkat çeken Göz Hastalıkları Öğretim Üyesi, ?Yapılan araştırmalara göre insanlar günde ortalama 11 saati dijital ekranlar karşısında geçirmektedir. Bu cihazlarla aşırı etkileşim içinde olmak çocuklarda duruş bozukluğu, kamburluk, boyun fıtığı ve asosyallik gibi birçok fiziksel ve psikolojik rahatsızlığa yol açmaktadır. Bu durumdan en çok 5-9 yaş arasındaki çocuklar etkilenmektedir.? ifadelerini kullandı. Akıllı telefon ve tabletlerin hareketsiz yaşam, mavi ışık hasarı, miyopi ve göz kırpma refleksinin azalması olmak üzere 4 şekilde göze zarar verdiğine işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Akçam, sözlerine şu şekilde devam etti: ?Oturarak telefon ve tabletle uzun vakit geçirdiğimizde, vücudumuzdaki kan akımı yavaşlayarak kanımızda pıhtılaşma oluşturur. Bu pıhtılardan kopan parçalar da vücudun çeşitli yerlerindeki damarlarda tıkanmaya yol açabilir. Göz damarları vücudun en ince damarları olduğu için bu durumdan ön planda etkilenirler ve ani görme kaybı oluşur. Maalesef bu hastaların birçoğu eski görmelerine kavuşamamaktadır.? ?Mavi Işık, Gözün Merkezi Görme Bölgesi Olan Sarı Noktada Kalıcı Hasarlara Ve Geri Dönüşümsüz Görme Kaybına Da Yol Açabilir? Kaliteli bir uyku için melatonin hormonu salgılanmasının şart olduğunu dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Akçam, bunun da ancak karanlık ortamda gerçekleşebileceğini belirtti. Uyku saatinde bakılan dijital ekranlardan yansıyan mavi ışık dalgalarının titreşim ve parıltı oluşturarak beyni yanılttığını ve melatonin salgılanmasını engellediğini kaydeden Akçam, ?Böylece hem uyku kaçar, huzursuzluk, depresyon, sinirlilik hali başlar; hem de vücut dinlenemediği için görme kalitesi düşer, göz yorgunluğu, bulanık görme, odaklanma zorluğu, göz kuruluğu ve tahrişi gibi birçok rahatsızlık için ortam oluşur. Ayrıca bu mavi ışık gözün merkezi görme bölgesi olan sarı noktada kalıcı hasarlara ve geri dönüşümsüz görme kaybına da yol açabilir.? şeklinde konuştu. ?Dijital Çağın Başlaması ile Birlikte Miyopi Rahatsızlığının Çocuklarda Görülme Olasılığı Birçok Ülkede En Az İki Kat Artmıştır? Uzun süre telefon ve tablet ekranlarının küçük yazılarına odaklanmanın miyopiye davetiye çıkardığına işaret eden Düzce Üniversitesi Öğretim Üyesi, ?Dijital çağın başlaması ile birlikte miyopi rahatsızlığının çocuklarda görülme olasılığı birçok ülkede en az iki kat artmış, hatta uzakdoğu ülkelerinde prevalans yüzde 90?lara ulaşmıştır. Böyle giderse 2050 yılında dünya nüfusunun yarısı olan yaklaşık 5 milyar insanın miyop olması beklenmektedir. Ayrıca maalesef daha önceleri 9-10 yaş olan miyopi başlangıç yaşı da 3-4 yaşa kadar düşmüş, üstelik daha önce ergenlik cağında duran miyopi ilerlemesi de artık durmamaya başlamıştır. Erken başlangıçlı miyopi hızlı bir şekilde ilerleyerek hayatın baharı diyebileceğimiz 30?lu yaşlarda retina dekolmanı ve glokom gibi ciddi komplikasyonlarla sonuçlanabilmektedir. Ayrıca uzun süre yakına bakma, göz ağrısı ve kas spazmlarına da neden olabilir. Bu hali ile son 30 yılda ?miyopi progresyonu? meselesi adeta pandemiye dönüşmüş ve bu konuda birçok araştırma yapılmıştır. Bazı umut verici gelişmeler olsa da kesin çözüm halen bulunamamıştır ve araştırmalar devam etmektedir.? dedi. Göz kırpma refleksinin azalmasını ile ilgili de bilgiler veren Akçam, ?Yakına uzun süre ve dikkatli bir şekilde odaklandığımızda göz kırpmayı unuturuz. Dakikada 12-16 olan doğal göz kırpma refleksimiz yok denecek kadar azalır. Bu da gözyaşı salgısını bozarak gözde yanma, batma, göze kum kaçmış hissi gibi göz kuruluğu belirtilerine neden olur.? ifadelerini kullandı. ?0-16 Yaş Çocukluk Çağı Başta Olmak Üzere Her Kişi Mümkün Olduğunca Dijital Ekranlara Az Bakmalı? Göz sağlığı açısından çocukların akıllı telefon ve tablet gibi cihazları doğru kullanım sürelerinin nasıl olması gerektiği ile ilgili bilgiler veren Dr. Öğr. Üyesi Akçam, ?Bu konuda güvenli bir yaştan bahsetmek mümkün değil aslında. Ama şöyle söyleyebiliriz; 0-16 yaş çocukluk çağı başta olmak üzere her kişi mümkün olduğunca dijital ekranlara az bakmalı. Bu konuda ailelere çok iş düşüyor. Eğer anne/baba çocuğuna telefona/tablete bakma derken, kendisi başından kalkmıyorsa bu pek etkili olmayacaktır. O nedenle toplu bir değişime ihtiyacımız var.? diye konuştu. Göz Hastalıkları Öğretim Üyesi Akçam, önerilerine şu şekilde devam etti: ?Oyalansın ya da Yemek Yesin Diye Çocukların Eline Bu Tür Cihazlar Verilmemelidir? ?Ebeveynler önce çocuklarına iyi bir örnek sonrasında da yakın gözlemci olmalıdır. Oyalansın ya da yemek yesin diye çocukların eline bu tür cihazlar verilmemelidir. Tablet/telefon/televizyon gibi sürekli odaklanma gereken cihazlarda lüzumsuz şeylere bakılmamalı; lüzumlu olduğunda da 20 dakikada bir ara verilerek gözler dinlendirilmelidir. Ders çalışırken de bu kural geçerlidir. Dinlendirmeden kastımız; 5-10 dakikalık kısa bir uyuklama ya da yürüyüş ya da camdan dışarı bakmak gibi aktivitelerdir. Burada amacımız uzun süre yakına odaklanmayı engellemektir. Çok çalışmamız gereken durumlarda istisna olarak çalışma süresi en fazla 40 dakika, dinlenme süresi de en az 20 saniye olabilir.? ?30 Cm?den Yakın Okuma, Çalışma Kesinlikle Yasaklanmalıdır? Çocuklarda uygun televizyon izleme süresi ile ilgili de bilgiler veren Hanife Tuba Akçam, ?Bu konuda bilimsel olarak belirlenmiş kesin bir süre yok fakat şahsen ben ebeveyn kontrolünde günde en fazla 30 dakika şeklinde öneriyorum. Çocukların boş vakitlerini daha çok açık havada geçirmelerini öğütlüyorum. Çocuklara yeteneklerine uygun, sevebilecekleri bir spor alışkanlığı kazandırılmalıdır. Bu sayede serbest vakitlerini açık havada güneş altında geçirmeleri sağlanabilir. Tabi ki güneş gözlüğü, şapka, güneş kremi gibi önlemleri alarak. Çocukların günde en az 40 dakika olmak üzere 2 saat dış ortamda vakit geçirmelerini istiyoruz. Çocuğun baktığı ekranda ışık yansımaları bulunmamalı, ortam aydınlatması iyi olmalı ve ortam kuru veya nemli olmamalıdır. Loş ışıkta dikkat gerektiren işler yapılmamalıdır. Klima direk çocuğun gözüne gelmemelidir. Bir de kullanılan cihazın arka planının koyu renk olması daha az göz yorgunluğuna yol açar. Çalışma süresi kadar çalışma mesafesi de önemlidir. 30 cm?den yakın okuma, çalışma kesinlikle yasaklanmalıdır. Mesela yatarak ders çalışılmamalıdır. Mavi ışıktan korunmak için bazı cep telefonlarında bulunan mavi ışık kapatma ayarını kullanmak ya da gözlük kullanılıyorsa camına mavi ışık filtresi taktırmak bir miktar faydalı olabilir. Fakat kesin çözüm değildir.? ?ROP Taraması Çok Önemlidir, Acildir, İhmale Gelmez? Ülkemizdeki çocukluk çağı görme kayıplarının yüzde 69.6?sının önlenebilir nedenlere bağlı olduğuna (katarakt, kırma kusurları, prematüre retinopatisi, vb) vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Akçam, ?Bu noktada erken tanı ve tedaviye imkan tanıyan tarama programları gündeme gelmektedir. Bu konuda Sağlık Bakanlığı ve Türk Oftalmoloji Derneği?nin ortaklaşa çabaları ile geliştirilen ?Göz Tarama Programı? kapsamında 0-3 ay, 36-48 ay ve ilkokul 1.sınıfta aile hekimleri tarafından görme testi yapılmakta ve şüpheli çocuklar muayene için göz doktoruna yönlendirilmektedir. Ayrıca 32 hafta ve 1500 gram altında doğan prematür bebeklere de ilk muayene doğumdan 4 hafta sonra olacak şekilde ROP taraması yapmaktayız, bu zaten apayrı bir konudur, çok önemlidir, acildir, ihmale gelmez.? şeklinde konuştu. Açıklamasını çocuklarda sık görülen şikayet ve belirtileri sıralayarak tamamlayan Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Akçam; ?Düzeltilmiş 3 aylık olmasına rağmen ebeveynler ve/veya bakıcı ile göz teması kurmama, siyah görünmesi gereken göz bebeğinde beyaz ya da puslu renk olması, başını bir yana eğerek bakma, bir gözü kısma ya da kapatma, gözlerini kısarak bakma, göz bebeğini kapatan göz kapağı düşüklüğü, bir ya da iki gözde küçüklük ya da aşırı büyüklük olması, gözlerini sık sık ovuşturma, bir veya iki gözün içe/dışa/yukarı ya da aşağı kayması, prematüre (erken) doğum + düşük doğum ağırlığı, ailede göz hastalığı teşhisi bulunan kişilerin olması, cisimleri sürekli gözüne yakın tutma/televizyonu yakından izleme, alın bölgesinde yoğunlaşan baş ağrısı.? Şeklinde belirti ve şikayetlerde vakit kaybetmeden göz hastalıkları uzmanına gidilmesi tavsiyesinde bulundu.
Haber İhbar