- 24.10.2023
Haberi Sesli Dinle
Söyleşimize sizi tanıyarak başlayabilir miyiz? Kimdir Ayça Mutlucan? Selamlar, 1988’de İçel’de doğdum ve babamın mesleği dolayısıyla Mardin, İstanbul ve en son Antalya’ya taşındım. Turizm ve Sosyoloji’den mezunum. 2014 yılından beri tarihi ve fantastik türlerinde roman yazıyorum.
Söyleşimize sizi tanıyarak başlayabilir miyiz? Kimdir Ayça Mutlucan?
Selamlar, 1988’de İçel’de doğdum ve babamın mesleği dolayısıyla Mardin,
İstanbul ve en son Antalya’ya taşındım. Turizm ve Sosyoloji’den mezunum.
2014 yılından beri tarihi ve fantastik türlerinde roman yazıyorum.
Kitaplarınız okura neler anlatıyor?
Genel olarak kitaplarım Türk tarihi ile milli ve dini değerlerimizi anlatıyor.
Maalesef fantastik tür, bizim ülkemiz yazarları tarafından çok işlenen bir konu
değildir, yeni nesil yazar adaylarında da genelde batı etkisiyle yazılmış şeyler
gördüm. Bu açıdan benim romanlarım okuyucuya milli ve dini duruş
kazandırmayı amaçlar ve tabi bunu yaparken hayal gücünü geliştirmeyi ve
eğlendirmeyi de ihmal etmez.
Ne kadar zamandır yazıyorsunuz?
Aslında ilkokuldan beri yazıyorum. İlk olarak kısa korku hikayeleri başladım,
sonra sevdiğim serilerin/filmlerin hayran hikayeleri ile devam ettim ve en
sonunda romanlara geçtim.
Hayal gücü, yazmaya etken mi peki?
Hayal gücü her şeydir. Yıllar evvel bir kitap okumuştum; “İddia ediyorum,
herkes yazar olabilir,” diyerek oldukça ilginç bir çıkışı yapmıştı. İlk başta aklıma
yatsa da zamanla pek de haklı olmadığını düşündüm. Belki herkes yazabilir ama
herkes yazar olamaz kanısındayım çünkü “hayal gücü” olmadan, bu temelde
mümkün değildir. Hayal gücünü de beslediğiniz kaynaklar olmalı tabi ki... misal
fark ettiğiniz üzere ben kendi kültürümüzden ve tarihten besleniyorum.
Gerçi “hayal gücü,” temelde her insanın sahip olduğu bir donanım olsa da
eğitim sistemimiz bunu körelttiği gibi hayal gücünün de çalıştığı alanlar farklı
diye düşünüyorum. Örneğin tüm hayal gücüme rağmen bugün sanayi alanındaki
icraatlarımızı zihnimde işleyip, hayata geçirmem mümkün değil. Bir şiir yazmak
yahut şarkı sözü yazmam da mümkün değil. Bir de bunun sürdürülebilirliği
önemli, bu da az önce bahsettiğim gibi kaynaktan sürekli beslenmeyi gerektirir.
Gelecek dönem planlarınız neler, projelerinizden bahsedebilir misiniz?
Şu an İkinci Haçlı Seferlerini konu alan tarihi bir roman üzerinde çalışıyorum.
İsmi – değişikliğe uğramazsa- Kan Savaşları olacak ve bunu bir çeşit seriye de
çevirmeyi düşünüyorum; Nûreddin Mahmud Zengî ve Selahaddin dönemlerini
kapsayan iki ayrı kitap olarak. Daha sonra İslam öncesi döneme giderek Hunlar
ve sonra Göktürkler döneminde geçen başka projelerim var inşallah.
Sizce bir edebiyatçının öldükten sonra hatırlanması konusunda düşünceleriniz
nelerdir?
Şüphesiz her insan ölmeden önce değerinin bilinmesini ister ama insanlar,
genelde öldükten sonra kıymet verir, bu ilginçtir. Kendi açımdan konuşmak
gerekirse eserlerimin, insanlara fayda sağlamasını isterim, salt eğlenmek için
okunan bir eser olmasından ise okuyana bir şeyler katmalı, öğretmeli ve ilham
vermeli. Bu faydam ile anılmak, benim için yeterli sanırım.
Sorularıma verdiğiniz yanıtlar için çok teşekkür ederim. Siz bir şey eklemek
ister misiniz?
Var aslında. İnsanların okumaya daha fazla zaman ayırmasını tavsiye ederim
ama sanılanın aksine ne olursa olsun okuyun diyenlerden değilim çünkü faydalı
şeyler olduğu kadar oldukça zararlı şeyler de var yazılıp çizilen şeyler arasında.
Size bir şey katmayacak şeyleri okumayın; öncelikle hayal gücünüzü
geliştirmeli, kelime haznenizi arttırmalı ve sizi uygunsuz şeylere özendirmemeli.
Vakit ayırdığınız için tüm cevaplarınız için teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim, sorularınızı cevaplamak bana keyif verdi. Başarılar
dilerim.
Yorum Yap